Film

Soylent Green / 1973 / Film

İnsanın en büyük korkusunun ‘bilinmeyen’ olduğunu kabul edersek geleceğe dair ürkütücü edebi eserlerin, bilimkurgu’nun ve sinema filmlerinin sayısının neden fazla olduğunu daha iyi anlamış oluruz. Kimi zaman kargaşanın ortalıkta kol gezdiği kimi zaman insan sayısının azaldığı kimi zaman mahrumiyetin had safhaya geldiği böyle yüzlerce eser arasında Soylent Green yapısı itibari ile bir adım öne çıkar. Yönetmen Richard Fleischer‘ın Harry Harrison‘ın “Make Room! Make Room!” (Yer Açın! Yer Açın!-Metis Yayınları) adlı romanından yola çıkarak yaptığı film yakın gelecekte, 2022 yılındaki distopik dünyayı anlatır.

Bilimkurgu’da En Korkutucu Şehir

New York dolaylarında geçen kurguda insan sayısı fazlalaşmış (sadece NY 40 milyon kişiye ev sahipliği yapmaktadır), düzen sağlamak zorlaşmış, sınıflar arası uçurum tahminen son noktaya gelmiş (zenginlerin yüksek güvenlikli ve mahrumiyetten uzak kulelerde, kalan tüm insanlarınsa aşırı sıcaklar altında kokarak, bayılarak hatta ölerek yaşamaya çalıştığı bir uçurumdur bu? su yok denecek kadar azalmış, konut ve elektrik gibi ikinci derece ihtiyaçlar ve hepsinden önemlisi de dünya üzerinde yiyecek stokları tükenmeye yaklaşmıştır.

Bilimkurgu / Soylent Green / 1973 / Richard Flesicher
Soylent Green / 1973 / Richard Flesicher

Filmin kotarıldığı dönemde de bugünde de olsa mantıken düşünüldüğünde hiç de yanlış olmayacak bir fikirden yola çıkılmış olması izleyici üzerinde gerilimi ve baskıyı arttırmaktadır. Özellikle çatışmalardaki acımasızlık ve çaresizlik ile bireysele indirgediğimizde insanların doğal bir besin gördüklerinde yüzlerinde oluşan şaşkınlık görüntüsü filmin can alıcı noktalarındandır. Hikaye boyunca peşimizi bırakmayan mahrumiyet duygusu tükenişi bir kez daha açıkça damgalamaktadır. Fakat her tip kapitalist ekonomide olduğu gibi kaynakların tükenmesi duruma bir çözüm bulunmuştur. Yine her zaman olduğu gibi bu çözüm çok uluslu bir şirket tarafından sağlanmıştır: Soylent Corporation.

Harrison’ın romanında hiç de öyle olmadığı halde muhtemelen başrol oyuncusu Charlton Heston yüzünden maço bir kimliğe bürünen 14.Bölge polis dedektifi Robert Thorn’un az önce bahsettiğimiz uçurumun üst kısmında yer alan Chelsea Towers West’te işlenen bir cinayeti soruşturmasıyla distopyanın içine doğru bir sürükleniş başlar. Maktul Soylent Corporation yöneticilerinden biridir. Thorn’un cinayet soruşturması sırasında evdeki özel eşyaları kurcalaması ve alenen çalması az önce saydığımız mahrumiyet, tükeniş, çaresizlik gibi sebeplerden dolayı bize pek de itici gelmez. Koşullar altında Thorn doğru olanı yapmıştır gibi algılarız ki bu da filmin başarılı hikayesinin bir sonucudur.

Ürperten Gerçekler

Thorn araştırmayı derinleştirdikçe karşısına çıkan sonuçlardan giderek rahatsız olmaya başlar. Daha da rahatsızlık verici olanı ise görevinden alınmasıdır. İşin içinde başka şeyler olduğunu sezinler ve araştırmadan kopamaz. Bundan öncekilerde olduğu gibi bu soruşturmada da en büyük yardımcısı ev arkadaşı Sol’dur. Edward G.Robinson’ın hayat verdiği son karakter olan Sol, Thorn’un gerek duyduğu kişiler hakkındaki bilgileri kütüphanelerden tarayarak bulmaktadır. Fakat bu son soruşturma boyunca edindiği bilgiler onun hayata küsmesini de sağlar.

Temelde Soylent Corporation, planktonlardan elde ettiği besini çoğaltarak insanlarla paylaşmaktadır. Doğal bir besinin üretiliyor olmasında herhangi bir sorun yoktur ama Sol’un edindiği bilgiler doğrultusunda yaşamına son verme kararını alıp kendi isteğiyle Yuva’ya gitmesi (Yuva, özellikle yaşlıların uyutularak yakıldığı yerdir) ile birlikte şaşkınlığa düşen Thorn da durumu anlayabilmek için gizlice Yuva’ya girerek Sol’un cesedini takip eder. Tüm işlemlerin ardından ortaya çıkan sonuç Thorn’u şoke eder. Aslında film boyunca zaman zaman izleyicinin aklına gelen bir sondur bu. Fakat Thorn’un ifadeleriyle (ki Heston epeyce iyi bir oyunculuk sergiler bu sahnelerde) kat kat daha etkili olur.

Soylent Green anlatı ve kurugusu dolayısıyla genel olarak bilimkurgu’dan çok dramayı andırır. Asıl olan kurgulanmış bilimden çok onun doğurduğu sonuçlardır. İnsanlığın gittiği yönü, gelecekteki doğal yaşantımızın bugünkü en büyük korkularımızdan birinin üstüne kurulması fikrini açıkça ortaya koyması bakımından dikkate değerdir.

Yönetmen: Richard Fleischer

Senaryo: Stanley R.Greenberg & Harry Harrison (Hikaye)

Görüntü Yönetmeni: Richard H.Kline

Yapım: 1973 – ABD – 97 Dk.

Tür: Bilimkurgu / Gerilim / Dram

Oyuncular:

Charlton Heston

Edward G.Robinson

Leigh Taylor-Young

Chuck Connors

Joseph Cotten

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir