Steve McQueen / Efsane Oyuncular
Terence Steven McQueen ya da bilinen adıyla Steve McQueen 60’lı ve70’li yıllarda önemli filmlerde oynamış, sevdiğimiz abilerimizdendir. 1930 doğumlu olan McQueen doğumdan hemen sonra babası tarafından, birkaç yıl sonra da annesi tarafından terk edilmiştir ve kendisi Missouri’deki amcasının yanında büyümüştür. 12 yaşında annesi Steve’i tekrar almış ama 2 yıl sonra yerinde duramayan, asi ve hırçın çocukların gönderildiği bir ıslah evine bırakmıştır. Zorluklarla geçen ıslahevi yıllarının ardından 17 yaşındayken orduya yazılmış 1950’de Deniz Kuvvetleri’nden ayrılmıştır. 1952’de oyunculuk dersleri almış ve 1958 yılında ilk başrol deneyimi olan The Blob‘a kadar TV dizilerinde oynamıştır.
Korku ve bilimkurgu öğeleri içeren The Blob başarılı bir film olarak görülünce Steve de öne çıkmaya başlamıştır. Asıl çıkışını 1960 yılında John Sturges’ın yönettiği ve başrollerini Yul Brynner, Eli Wallach, Charles Bronson, James Coburn, Robert Vaughn, Horst Bucholz ile paylaştığı The Magnificent Seven ile yapar. Epik bir western hikayesi olan The Magnificent Seven, Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın 1954 yılında çektiği Shichinin no samurai (Yedi Samuray) filminin yeniden yorumlanmış halidir.
Steve McQueen Efsanesi…
Steve McQueen artık önemli bir oyuncudur ve ardı ardına dönemin önemli yönetmenleriyle başarılı filmlere imza atar. Don Siegel ile Hell Is For Heroes, John Sturges ile The Great Escape (garanti izlemişsinizdir) ve Norman Jewison ile The Cincinnati Kid ardı ardına gelir. 1966 yılında oynadığı The Sand Pebbles ile Oscar’a aday olmuştur. 68 yılında oynadığı iki filmle de büyük başarıya imza atmıştır. Filmlerden ilki The Thomas Crown Affair diğeri ise Bullitt’tir. Bullitt’teki arabalı kaçma kovalama sahneleri sinema tarihine geçmiştir.
Bullitt’in hemen ardından 1969 yılında ölümcül ve dehşetengiz bir durumun ucundan döner. 9 Ağustos günü arkadaşı aktrist Sharon Tate ile buluşmak için sözleşir ama son anda vazgeçip başka bir buluşmaya gider. Tate’e bu ekme işini nasıl anlatacağını düşünürken Sharon ve yanındaki 4 kişinin Charles Manson’ın müritleri tarafından öldürüldüğü haberini alır. Eğer Tate’i ekmeseydi yüksek ihtimalle McQueen de o gün öldürülmüş olacaktı. Bu korku, hayatının kalan kısmında yanında sürekli olarak silah taşımasına yol açtı.
72’de The Gateaway’de oynadı ve başrolü paylaştığı Ali MacGraw’a aşık oldu. MacGraw kocasını terk edip McQueen ile evlendi. 73’de Dustin Hoffman ile Papillion, 74’de Paul Newman, Faye Dunaway, William Holden gibi ünlü oyuncularla The Towering Inferno’da oynadı. Bir gökdelende çıkan yangını anlatan bu süper prodüksiyon dönemin benzer filmleri içerisinden sıyrılarak önemli bir yere oturdu. 1978 yılında Henrik Ibsen‘in aynı adlı oyunundan Arthur Miller tarafından senaryolaştırılan An Enemy of The People‘da oynadı.
Karizmatik duruşu, yerine göre sert yerine göre sempatik bakışları ve kendine has oyunculuğuyla yer aldığı 31 film ile sinema tarihine geçmeyi başaran Steve McQueen 7 Kasım 1980 tarihinde kanser ameliyatı sonrasında geçirdiği kalp krizi sonucu Juarez / Mexico’da öldü.